öğüt

öğüt
-dü is. 教训, 训导, 教言, 教导; 劝告, 建议, 主意: doktor \öğütü 医嘱 Şebnem babasının öğütlerini hiç dinlemiyor. 谢布奈姆一点也不听他父亲的劝告。Öğütlerinizi kendinize saklayın. 您把您的告诫留给自己用吧!Karaya sabun, deliye öğüt neylesin. 成́ 肥皂洗不白黑脸, 忠告劝不回疯子。
◇ \öğüt almak 倾听教导, 接受劝告 \öğüt (ünü) tutmak 听从劝告, 遵循告诫 \öğüt vermek 劝告, 劝导, 规劝, 告诫; 出主意: İnsan iptida kendini bilmeli de sonra başkasına öğüt vermeli. 正人先正己。\öğütte bulunmak 劝告, 劝导, 规劝, 告诫; 出主意

Türkçe-Çince Sözlük. 2014.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • ögüt — ögüt, vaaz I, 51, 89, 102, 440; II I, 46, 155, 440bkz: ötlük, övüt …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • öğüt — is., dü Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat Bütün öğütlerine itaat ettiğim hâlde hiçbir şeye muvaffak olamıyorduk. A. Gündüz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller öğüt vermek öğütte bulunmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • öğüt vermek — bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için yol göstermek, nasihat etmek Ayağını denk al yavrum, ateşle oyun olmaz, diye öğüt verdi. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sana vereyim bir öğüt; kendi ununu kendin öğüt — kişi kendi işini kendisi yapmalıdır anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karaya sabun, deliye öğüt neylesin — özü bozuk olan şey, düzeltme çabalarıyla iyi duruma getirilemez anlamında kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ötlük — ögüt, I, 102bkz: ögüt, övüt …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • övüt — öğüt, nasihat I, 102bkz: ögüt, ötlük …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • nasihat etmek (veya vermek) — öğüt vermek Ayrılırlarken anası, Ayşe ye son bir nasihat verdi. N. Cumalı Dinle sana bir nasihat edeyim / Hatırdan gönülden geçici olma. Karacaoğlan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • öğütte bulunmak — öğüt vermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • burnunun dikine (veya doğrusuna) gitmek — öğüt dinlemeyerek kendi bildiği gibi davranmak Soruların yanıtlarını buldum mu, ne gezer ama nedense aptal kafam burnunun dikine gitmeyi sürdürdü. A. Ümit …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ne hâli varsa görsün — öğüt ve uyarı dinlemeyenler için ne yaparsa yapsın, beni ilgilendirmez anlamında kullanılan bir söz Boş ver ne hâlleri varsa görsünler, ben bu heriflere bulaşamam. A. Ümit …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”